11 Mart 2010 Perşembe

ŞIKLIK VE MUTLULUK


Uzun yıllardır süren savaş, huzursuzluk kendi modasını da yanında getirmişti. Salaş kıyafetler, bol pantolonlar, kaba ayakkabılar, şekilsiz saçlar. İnsanların içindeki huzursuzluğunda dışa vurumu oldu. Asker botlarıyla kendilerini süslemeye başlayan kadınlar, Erkeksi kısa saçlı modeller, boyfriend jeanle büyüyen yeni nesiller. Huzursuz ve karmaşa dönemi.

Ama artık bu dönem sona eriyor. Eskisi gibi şık bayanlar ve erkekler sokaklarda ışıldamaya başladı. Elbise ve topuklu ayakkabı eski ihtişamı ile geri döndü. En önemli gelişme ise erkekler kendi modalarını yarattı. Ve daha yaratıcı bir tarzla geri döndüler .Azınlıkta kalan ve feminen tarza kaçan erkeklerde yok değil.

Breakfast At Tıffany’s filminde izlediğimiz Audrey HEPBURN tarzı kadınlarla sokaklar daha ışıl ışıl değil mi… Umutsuz bir gençlik yerine şık ve alımlı bir nesil. Modayı sadece çaput olarak görenler, sokaktaki ruhun hayatımızı nasıl etkilediğininde farkında değil mi?.

Türkiye gibi tekstil ülkesi olan bir ülkede, şık giyinmek lüks değil. Kalite farkı olsa da modellerin çeşitliliği yer yerde var.

Şıklık kendine güveni getirir. Güven mutlu insanı yaratır. Mutlu insan başarıyı tadar. Başarı sokakları ışıl ışıl yapar.

1 yorum:

  1. Modaya farklı bir bakış açısı olmuş. Mutluluk ve giyim arasında şüphesiz ki bir ilişki var ancak bana kalırsa salaş giyim tarzını sadece iç karamsarlığıyla açıklamak çok da uygun olmayabilir; salaş giyim rahatlık ve konforu da temsil ediyor. Ben şahsen rahatlığından ötürü tercih edenlerdenim. Senin bahsettiğin daha çok özensizlik gibi.

    YanıtlaSil